Mevcut politik ve ekonomik kriz içinde kadınlar olarak oldukça zor bir yıl geçirdik. Kadın cinayetleri, erkek şiddeti, ekonomik krizin derinleşen etkisi ve bunun kadın yoksulluğu üzerindeki çarpan etkisi, cinsel yönelimi hedef alan saldırılar, homofobi ve transfobi derken dört bir yandan sıkıştırıldığımız erkek egemen kapitalist düzen içinde hayatlarımız, haklarımız ve birbirimiz için mücadeleye tutunduk.
Kimimiz alanlara çıktık; kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete karşı… Kimimiz üniversitelerde kayyuma karşı… Kimimiz ücretlerimiz, çalışma hakkımız için işyerlerimizde direnişteydik; kimimiz ise güvenceli, sendikalı çalışma hakkımız için grevde…
Kadınlara yönelik cinsel, psikolojik, ekonomik her türlü şiddete karşı verdiğimiz mücadelenin sembolü olan 25 Kasım’daki eylemlerimiz de mücadelemizin en güncel örneklerinden biri oldu. Tüm engellemelere karşı yine birçok şehirde öfkemizi ve taleplerimizi dile getirmek adına sokaklarda, alanlardaydık. İstanbul’da 25 Kasım Platformu’nun çağrısı ile “erkek-devlet şiddetine karşı isyanımız bitmedi” diyerek toplandığımız Taksim/Tünel’de yürüyüş kortejinin önünü kesmeye çalışan barikatlara karşı yine dayanışmamızla bir aradaydık.
Hemen öncesinde, yılın büyük bir bölümünde, Tek Adam rejiminin İstanbul Sözleşmesi kararına tepki olarak, kazanımlarımızı savunmak adına yine aynı meydanlardaydık. O barikatlar yine önümüzdeydi.
Ancak biliyoruz ki sesimiz, öfkemiz ve ısrarlı mücadelemizin etkisi o barikatları çoktan aştı. İktidarın, kadın hareketinin kazanımlarına ve doğrudan kendisine dönük saldırıları da zaten en başta bu gerçekliği hedef alıyor. Diğer yandan, faillere dönük olarak ısrarla sürdürdüğü cezasızlık, aklama, kollama politikaları ile erkek egemen sistemi iktidarının devamlılığı için nasıl bir dayanak noktası olarak gördüğünü açıkça ortaya koyuyor.
Tüm bu saldırılar karşısında önümüzdeki dönem, kadınlar olarak taleplerimizi de en az öfkemiz kadar duyurmamız ve elbette örgütlememiz gereken bir sürece işaret ediyor.
Kadınlar olarak haklarımızın, kazanımlarımızın, kazanacaklarımızın tek garantisi yine biziz; kadın dayanışmamız ve mücadelemiz! Bu nedenle, acil taleplerimiz etrafında bir araya gelmenin; geniş bir eylem birliği sağlamanın ve bunu işyerlerinde, mahallelerde, üniversitelerde, bulunduğumuz her alanda yaygınlaştırmanın araç ve yöntemlerini bulmalıyız.
- 6284 etkin şekilde uygulansın!
- Cezasızlık politikalarına, iyi hal indirimlerine son verilsin! Kadının beyanı esas alınarak, etkin soruşturma yürütülsün!
- Kadın ve LGBTİ+lara yönelik şiddetin, homofobi ve transfobinin önlenmesi için acil önlem alınsın! Şiddete karşı mücadele için kaynak ayrılsın!
- Sığınma evlerinin sayısı artırılsın; donanımlı ve nitelikli hale getirilsin!
- Cinsel şiddet/tecavüz kriz merkezleri kurulsun!
- İşyerlerinde taciz, şiddet ve ayrımcılıkla mücadele kapsamında ILO 190 Sözleşmesi imzalansın ve gerekleri acilen uygulansın!
- Kadın işsizliğini önlemeye dönük kaynak ayrılsın!
- Kadınlar için esnek değil güvenceli iş ve insanca yaşayacak bir ücret sağlansın!
- Eşdeğer işe eşit ücret uygulansın!
- Her işyerine kreş açılsın!