Kadın işçi olmak hep zordu ama bu dönemde çalışma koşullarına dayanabilmek katbekat daha zor. Virüse rağmen değişmeyen çalışma koşulları hayatımızı büyük bir çıkmaza sokuyor.
Evde anne, işyerinde çalışan, kocaya eş, aileye evlat derken daha kaç parçaya bölünerek çoğalabileceğimizden korkar olduk. Sürekli önümüze yeni bir sıfat eklenirken bu süreci nasıl sağlıklı atlatabiliriz ki? Ama şunu çok iyi biliyorum; bu sorun bana özel değil. Yalnız değilim. Yeryüzünde milyonlarca, hatta milyarlarca kadın bu sorunlarla boğuşmakta.
Çoğunluğu kadınlardan oluşan 30 kişilik bir tahsilat ofisinde çalışmaktayım. Yoğun, yorucu bir çalışma şeklimiz var. Bankaların borç tahsilatını borçluları telefonla arayarak gerçekleşiyoruz. Pandemi önlemlerinin alınmadığı ve pandemi öncesi dönemde de zaten hiçbir iş güvenliği tedbirinin uygulanmadığı bir ofisimiz var. Artan vakalardan biz de payımıza düşeni aldık. Çünkü ne kadar bireysel önlemler alırsak alalım bunun yeterli olmadığı, yükselen vaka sayılarıyla önümüzde duruyor.
Saatlerce maske takabilirsiniz belki ama telefonla konuşma zorunluluğu olan bir işte bunu sürekli yapamazsınız. Üstüne üstlük sağlıklı bir havalandırma sisteminiz yoksa bu imkânsızdır. Son zamanlarda ülke çapında yaşanan vaka artışına biz de ofisimizde tanık olduk. Neredeyse ofisin yarısı karantinada, hasta olmayanlarımız da çalışmaya devam ediyor. İş yükümüz abartısız üç katına çıktı. Çoğu zaman gerekli ihtiyaç molalarımızı kullanamadan işe devam etmek zorunda bırakılıyoruz. Fırsatları olsa hasta olan insanları cezalandıracaklar. Pandeminin faturası bile bize kesiliyor.
Bir düşünün; çalışanların büyük bir kısmı kadın ve aslında hayatlarımız ofisten ibaret değil ki. İmkânsız ama bir an için ofiste kendimizi virüsten koruduğumuzu düşünelim, peki evde nasıl olacak? Evin bütün yükü kadınların omuzlarına bırakılmış durumda. Hasta olup odasında kendisini karantinaya alması gerekirken bu kadar iş yükünü başkası devralmadığı sürece nasıl olacak? Tencere kendi kendine mi kaynayacak ya da süpürge makinesi gaza gelip yerleri mi süpürecek? Çalışan veya çalışmayan kadınların bu kadar yükün içinde hastalanıp karantinada kalma lüksü bile yok. Öte yandan, bu süreçte bulaş riskiyle de en fazla kadınlar karşı karşıya kalıyor. Çocuğu okula gönderen, pazara markete gidip gelen sürekli kadınlar. Bunun bir çözümü olmalı. İşyerlerinin gerekli hijyen ve havalandırma koşulları sağlanmadan açık tutulması engellenmeli. Vardiyalar seyrekleşmeli ve ev içinde kadınlar kadar erkekler de sorumluluk almalı. En temelde ise devletin ev içinde harcadığımız bakım emeğini kadınların üzerine yıkmak yerine, bunları toplumsallaştırması; bakım evleri, kreşler, toplu çamaşırhaneler, yemekhaneler açma yönünde düzenlemeler yapması gerekiyor. Pandeminin kadınlar üzerindeki tahribatını göz önüne alıp gerçek anlamda çözümler üretmesi gerekiyor. Çünkü biz kadınlar olarak bölünerek çoğalmaktan da, sırtımıza yüklenen sorumluluklardan da bıktık usandık.
İpek Deniz (Ofis Çalışanı)
İllüstrasyon: Carmen Deñó