Yesevi Alperenler Derneği’nin çağrısıyla LGBTİ+ları hedef alan nefret yürüyüşü, İstanbul’un göbeğinde serbestçe gerçekleştirildi. Yürüyüş RTÜK tarafından günler öncesinden kamu spotu olarak sahiplenildi, İçişleri Bakanı tarafından açıkça desteklendi, İstanbul Valiliği’nin iznini aldı ve sonuçta devlet eliyle nefret meşrulaştırıldı. Ailenin korunması adı altında cinsel yönelime dayalı şiddet ve nefret normalleştirildi, LGBTİ+lar hedef gösterildi ve açıkça ayrımcılık suçu işlendi.
Etkinlikte söz alan isimlerden İstanbul Aile Vakfı Başkanı Sami Yılmaz, LGBTİ+ların “Allah’a savaş açmış durumda” olduklarını söyleyerek, ikinci amaçlarının kadınları koruyan 6284 sayılı kanunun değişmesi olduğunu ilan etti.
Cumhuriyet Kadınları Derneği üyesi Elif Eskin, “Türk sanatçısına yakışan tek bayrak Türk bayrağıdır,” sözleriyle, konserinde gökkuşağı bayrağı açan Gülşen’i işaret etti.
Konuşmaların ardından kitle Beyazıt Meydanı’na doğru tekbirlerle yürüyüşe geçti.
Oysa Onur Haftası kapsamında 27 Haziran’da İstanbul’da düzenlenmek istenen LGBTİ+ Onur Haftası etkinliklerine ve yürüyüşüne izin verilmemiş, polis müdahalesinde 300’den fazla kişi gözaltına alınmıştı. Bu durum açıkça gösteriyor ki devlet, kurumlarıyla, LGBTİ+lara yönelik kin ve düşmanlığa tahrike izin vermiş ve suç işlemiştir; muhalif gözüken düzen partilerinden ise güçlü bir karşı çıkış gelmemiştir.
Tam da bu nedenle bedenlerimize, emeğimize ve kimliklerimize dört bir taraftan saldıran heteropatriyarkal düzene karşı isyanımız dinmiyor. Düzen partilerinden bağımsız, seçim hesaplarını değil mücadelelerimizi ve taleplerimizi temel alan ve ilerleten bir acil eylem planı çerçevesinde kurulacak bir ittifak bugün hayati önemde.
“LGBTİ+ hakları insan haklarıdır” diyerek bu durumu teşhir ediyoruz! Eşit ve özgür bir dünya için, sıranın 6284’e gelmemesi için mücadelemizi ısrarla sürdürüyoruz.