Jîna Mahsa Amini’nin Tahran’da ahlak polisi tarafından katledilmesinin ardından İran’da protestolar üçüncü haftasına girerken dünyanın pek çok yerinde de destek eylemleri devam ediyor. İstanbul’da İranlı ve Türkiyeli kadınlar, kadın örgütleri ve feministlerin yaptığı çağrıyla 2 Ekim’de bir araya geldiler. Kadıköy’de polis ablukasında yapılan basın açıklamasında kadınlar, hem İran hem de Türkiye’de siyasal İslam’ın gerici politikalarına ve faşist saldırılarına maruz kaldıklarını, örgütlü erkek şiddetine karşı kurtuluşun kadın dayanışmasından, kadınların dünya çapındaki ortak mücadelesinden geçtiğini vurguladılar.
“İran’da, Türkiye’de ve her yerde özgürlük” pankartı açan ve “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Türkiye’den İran’a yaşasın dayanışma”, “İran’da, Ortadoğu’da, dünyada yaşasın devrim”, “Mahsa Amini isyanımızdır”, “Özgürlüğümüz ellerimizde” yazılı dövizler taşıyan kadınlar Kürtçe, Türkçe ve Farsça sloganlar atarak özgürlük için enternasyonal kadın dayanışmasının önemine dikkat çektiler. İstanbul’un yanı sıra başka birçok ilde de eylemler gerçekleşti. Ayrıca uluslararası feminist çağrılar sonucunda Almanya, Avusturya, ABD ve Kanada gibi birkaç ülkede de kadınlar sokağa çıkarak 2 Ekim’i Mahsa için küresel bir eylem gününe dönüştürdüler.
Basın açıklamasının tamamını aşağıda okurlarımızla paylaşıyoruz:
İran’da Türkiye’de ve her yerde Özgürlük, Azadi, Freedom
İran’ın başkenti Tahran’da “başörtüsünü düzgün takmadığı” gerekçesiyle 14 Eylül’de “ahlak polisi” olarak bilinen irşad devriyeleri tarafından gözaltına alınan Mahsa Jîna Amini, daha sonra işkence edilerek katledildi. Mahsa’nın katledilmesinin ardından İran ve Rojhilat’ta kadınların öncülüğünde büyük bir direniş başladı. Sokaklarda eyleme geçen kadınlar rejimin zorla taktırdığı başörtülerini yaktı, Mahsa’nın katledilişini saçlarını keserek protesto etti. İran sokaklarında “Jin, Jiyan, Azadi” sesi yükselirken direniş de büyümeye devam etti. İran İçişleri Bakanlığı, “İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi tarafından emredildiğini” söylediği bir soruşturma kararını açıklarken, aynı anda protestoya katılanlar bir bir gözaltına alındı. İran rejimi Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgeler başta olmak üzere halkın üzerine ateş açmaya, saldırmaya başladı. Direniş başladığından bu yana 200’den fazla kişi hayatını kaybederken, en az 5 bin kişi İran rejimi tarafından tutuklandı. Tutuklananların arasında 16 basın mensubu bulunmakta. Tutuklananların birçoğuyla ilgili haber alınamıyor. Hukuksuzluğun, şiddetin sembolü haline gelen Evin Cezaevi direnişçiler ile doldurulurken; kadınlar, faşist rejim tarafından cinsel şiddetle tehdit edilmekte. Direniş ise kadınların öncülüğünde ülkedeki tüm illere yayılmış bulunmakta. Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte üniversite öğrencileri boykot kararı alırken, öğretmenler ve akademisyenler greve gitti. İran’da petrol, şeker ve çelik gibi birçok farklı iş kolunda üretim yapan fabrikaların işçi konseyleri grev kararı aldı. Şeriat hükmü ile yaşamayı reddeden kadınların direnişi şimdi tüm halkların direnişine dönmüş durumda.
Şeriata göre dizayn edilen hükümlerle kadınların hayatlarını, haklarını ve iradelerini yok sayarak onları belli kalıplara sığdırmaya çalışan dinci faşist İran rejimine karşı boyun eğmeyen, biat etmeyen kadınlar daima var olmuştur, olmaya da devam edecektir. İranlı kadınların ve İran halkının molla rejimize karşı verdiği mücadelenin yanındayız.
Mahsa’nın katledilmesi tüm dünyada erkek devlet şiddetine karşı mücadele eden biz kadınların öfkesi oldu. Çünkü aynı erkek egemenliğini, aynı erkek şiddetini yaşadığımızı biliyoruz! İran rejiminin dayatmalarına benzer ahlak dayatmalarına maruz kalıyoruz, hayatlarımız giderek kısıtlanıyor. Hayatlarımızdaki şiddet sarmalı İran’da da Türkiye’de de bizzat erkek devlet tarafından örgütleniyor.
Maç izlediği için yargılanan ve yargı önünde kendisini yakan Seher Hüdayari, Kur’an yaktığı yalanı yayıldığı için linç edilen Ferhunde Melikzade, İzmir’de polis tarafından katledilen trans kadın Hande Buse Şeker, Siirt’te uzman çavuş Musa Orhan’ın cinsel saldırısına uğrayan Îpek Er ve saçları gözüktüğü için İran’da ahlak polislerinin işkence etmesiyle katledilen Mahsa Amini. Biz kadınlar kadın olduğumuz için şiddet görüyor, katlediliyoruz. Ve biliyoruz; örgütlenen bu şiddete karşı tek çözüm sınır tanımayan kadın dayanışmasında, kurtuluş ortak mücadelemizde.
Çünkü biliyoruz, İran çok uzağımızda değil. Türkiye’de de bir gecede İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, kayyum eliyle kadın kurumları işlevsizleştiriliyor, LGBTİ+lar dini propagandalar ile hedef gösterilerek halk içerisinde nefret söylemi yayılmaya çalışılıyor. Bir grup erkeğin kendini mağdur baba ilan etmesiyle nafaka hakkının gaspı gündeme geliyor. “Toplum ve aile düzeni” kisvesiyle farklılıklar reddediliyor, konserler yasaklanıyor, sanatçılar, gazeteciler, kadın aktivistler tutuklanıyor.
İran’da kadın düşmanı politikalara bir yenisi daha “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” denilen sansür yasasıyla ekleniyor. İran rejiminin ülkenin her yerinde süren direnişi dünyadan gizlemek için kullandığı yasanın bir benzeri bugün Türkiye’de de oluşturulmak isteniyor. Siyasal islamın yaşamımız, haklarımız, bedenlerimiz üzerindeki kadın düşmanı politikalarını İran dinci faşist molla rejiminin kadın düşmanı politikalarından tanıyoruz.
Tek adamlar ve tek adamların rejimleri dünyanın her yerinde kadın düşmanlığıyla iktidarlarını kuruyor. Ama nafile; çünkü karşılarında onlara kafa tutan, susmayan, itaat etmeyen en büyük güç yine kadınlar. Biz kadınlar bize dayatılan ahlakı, bizi hapsetmeye çalıştıkları aileleri, bizi mecbur etmeye çalıştıkları güvencesizliği, bizi maruz bıraktıkları erkek şiddetini tepe taklak edecek güce sahibiz. Bugün İran’da yarın her yerde; dünyayı yerinden oynatacağız.
Hep birlikte sesleniyoruz: İran’da, Türkiye’de, her yerde özgürlük istiyoruz!
Ve biliyoruz, hiçbir gerici güç, faşist saldırı, dinci politika biz kadınların özgürleşmesine engel olamayacak. Bugüne kadar kazandığımız hiçbir şey, bizlere egemenler tarafından bahşedilmedi. Hepsini yaşamlarımız pahasına mücadele ederek ellerimizle kazandık. Şimdi bizleri tahakküm altına alan erkek egemenliğine karşı tüm dünyada birlikte yükselteceğimiz kadın mücadelemizle özgürlüğümüzü kazanacağız!
Bir kez daha İran rejimi başta olmak üzere tüm diktatörlüklere karşı:
Mahsa için her yerde “Jin, Jiyan, Azadi”,
Taliban’a karşı “Nan, Kar, Azadi”,
İran’da molla rejimine karşı “Zen, Zedengi, Azadi” seslerini beraber yükseltiyoruz.
Dünyanın her yerinde özgürlük mücadelemize devam edeceğiz.
#ÖzgürlükAzadiFreedom