İranlı sosyalist feminist aktivist Fatemeh Masjedi İran’daki güncel duruma ilişkin değerlendirmelerini kadindayanismasi.net okurları için yazıyor. Masjedi, bu yazısında İran’da kadınların başını çektiği devrimin politik hedeflerini ve son durumu değerlendiriyor.
Çeviri: Kadın Dayanışması
Devrime katılan genç kadınların, gençlerin ve çocukların politik amaçları, devrimci sloganların felsefesinde varlığını bulmakta. Son dört ayda gerçekleşen toplumsal siyasi dönüşüm süreci, İran toplumunu olduğu kadar, yurtdışında yaşayan İranlı toplulukları ve pek tabii dünyanın geri kalanını da sarsmakta.
Ekonomik krizlerin ve İslami rejimin yetersiz siyasi yönetiminin günlük hayatı zorlaştırdığı ve eşitsiz hale getirdiği bir dönemde yaşam tohumlarını ekmek, yalnızca ve yalnızca İranlı kadınlar tarafından yapılabilirdi. İranlı kadınlar, siyasal İslam yönetiminde geçen kırk yıllık bir dönemim ardından baskılara karşı farklı yasal, ekonomik, sosyal ve politik katmanlarda direniyorlar. Ve bu direniş katmanları o kadar büyük bir güç haline geldi ki tehdit, cebir, silah, tecavüz ve infazlarla yaratılan baskı sistemi artık bu devrimci kalkışmaya cevap veremiyor. Bu otoriter sistemi devirmek zaman alacak ama bu kesinlikle mümkün.
Son kırk yıldır süregiden bu uzun soluklu antagonist [ç.n. düşman] politikalara karşı başörtüleri çıkarıp mücadele etmek, sonunda yeni jenerasyondan kadın ve erkekleri sokaklara döktü. Bu dönüşüm süreci, anayasayı değiştirmeyi düşünmeye ve özellikle de kadın ve aile haklarını öne çıkaran yeni bir anayasa üzerinde çalışmaya zemin hazırlıyor. Bu kırk yıllık mücadele tarihi boyunca kadınlar, 1979’da İslami rejim iktidara gelip aile haklarını anayasadan çıkardığı andan itibaren mücadeleye başlamıştı. İslami rejim, bir gecede, bir deprem gibi kadınların hayatlarını sarsarak dünyalarını ateşe vermişti. Yüksek öğrenimde ve birçok meslekte kadınların hakları kısıtlanmıştı. Sosyal ve ekonomik hayattan sürekli olarak tecrit edilmeleri, kadınları patriyarkayla mücadeleyi evde başlatıp sürdürmeye yöneltmişti. Bu uzun direniş ve mücadele süreci kadınlara kurtuluşun, özgürlüğün ve normal hayata dönüşün mümkün olduğunu öğretti.
Ancak kültürel ve sosyal devrim sürecinde yaşananlar, erkekleri de patriyarkanın özünü oluşturan bu İslami zombi ile mücadeleye itti. Bu tarihsel dönemde, ataerkil yasalar bile, tamamen güce dayalı bu patriyarkal sistemin devam etme şansını geriletti. Çünkü erkek ve kadınların çoğunun ekonomiden ve gündelik hayat döngüsünden tecrit edilmesi, tüm bu yozlaşmış sistemin yeniden düşünülmesine yol açtı. Bugün gerçekleşen devrim; dilleri, etnik ve dini kökenleri ne olursa olsun kadın ve erkek ikiliğinin aşılması ve İran’ın özgürlüğüne ve ulusal çoğulculuğuna saygı duyulması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Siyasal farkındalığın bu denli derin aşamalarına ulaşmak hiç kolay olmadı ve bu toplumun pek çok sosyal sermayesini kaybetmesine mal oldu. Bu bilinç düzeyi yurtdışındaki muhalif gruplara da ulaşıyor.
Bu dört ay boyunca İslam Cumhuriyeti, devrimin ana lokomotifi olan genç yaştaki kadın ve erkeklere açıkça soykırım uygulamıştır ve her kasaba ve şehirde kendi sosyal çevresinin öncüsü olan ve kitlelere ilham kaynağı olan insanları infaz, tecavüz ve işkence ile ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Ancak İran halkının kırk yıl önce de seferberliğin başını çekmiş çeşitli siyasi grup üyelerinin ortadan kaldırmasına dair deneyimi, ona bu politik şiddetin dahi devrimin ateşini söndüremeyeceği kavrayışını kazandırıyor.
Devrim her geçen gün şiddetleniyor ve sistemin baskısıyla susturulmuş şehirlerdeki sınıfsal ve etnik katmanları da harekete geçiriyor. Belucistan’da kadınların, gençlerin ve erkeklerin sokaklara dökülmesi ve Zahidan, Haş ve Sistan-Belucistan’ın diğer bölgelerinde [ed.n. Kanlı Cuma ardından] gelenekselleşen Cuma eylemleri, tüm bu devrimin sürecine umut ışığı veriyor. Bu bölgede [ed.n. eylem çağrısı yapılan] Cuma namazına yoğun katılımdan sonraki katliam ve çocuklarla gençlerin katledilmesi ayaklanmayı harekete geçirmekte. Kürdistan vilayetinin bazı şehirlerinde askeri rejim hüküm sürüyor ve diğer illerde olduğu gibi gizli infazlar devam ediyor. Huzistan vilayetinde (Arap bölgesi) diğer şehirlerde olduğu gibi kız ve erkek çocukların kaçırılması, işkence ve tecavüz olayları devam etmekte.