Kadıköy Belediyesi çalışanı DİSK’li kadınlar 9 Kasım’da, hazırladıkları 2024 toplu iş sözleşmesi (TİS) maddelerini paylaşmak için, kadın hareketinin bileşenlerini davet ettikleri bir toplantı düzenlediler. En ince ayrıntısına kadar üzerine düşünerek, doğrudan kadın işçilerin talep ve ihtiyaçlarından beslenerek aylarca verilen emeğin ve aynı zamanda kadın dayanışmasının bir ürünü olan TİS maddelerinin her biri ayrı ayrı bahsetmeye değer. Fakat öncesinde süreci biraz daha geriden başlayarak anlatmak istiyorum.
Aralık 2019’da DİSK Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube yönetiminin olağanüstü seçimine Mor Liste adında, sadece kadınlardan oluşan bir ekip girdi. Seçim sürecinde Nazan’ın (Nazan Gevher Çam Ay, şu anda Anadolu Yakası 1 No’lu Şube Başkanı) konuk olduğu bir haber programına denk gelince nasıl heyecanlandığımı hâlâ hatırlıyorum. İşçinin sadece erkek olarak kabul edildiği, kadın işçilerin talep ve ihtiyaçlarına kulak tıkandığı, yönetim ve denetim mekanizmalarının çoğunluğunun veya tamamının erkeklerden oluştuğu, hatta yeri geldiğinde kadınların sendikalar içindeki varlığına çomak sokulduğu erkek egemen sendikal yapılara aşinayız ne de olsa. Tamamı kadınlardan oluşan bir liste nasıl heyecanlandırmasın ki?
Kendi deyimleriyle “sendikal feminist tepkinin sonucu” olan Mor Liste o günden bugüne varlığını ve feminist politika yapmayı sürdürüyor, önemli bir mücadele deneyimi biriktirdi ve kazanımlar da elde etti. Sendika temsilciliği seçimlerinde daha fazla kadın aday oldu ve seçildi. 2020 yılındaki TİS sürecinde eşit temsil veya kadın kotası anlayışını sözleşmede kurullara uyguladılar, İstanbul Sözleşmesi’nin ilkelerinin gözetilmesini sözleşmeye eklettiler. Sadece kadın değil tüm çalışanlar için ücretsiz kreş hakkı, regl izni, 8 Mart izni, disiplin kurulunun çoğunluğunun erkeklerden oluşmaması gibi kazanımlar elde ettiler. Kadıköy Belediyesi işçilerinin Şubat 2021’deki grevinde öncü rol üstlendiler. Ocak 2023’te eşit temsil ilkesini uygulayan, kadın taleplerini görünür kılan ve nihayetinde kazanan listenin bir parçasıydılar. Şu anda DİSK Genel-İş Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’nin başkanı kadın ve 15 kişilik yönetim kurulunun 6’sı kadın.
2020 yılındaki TİS sürecinde eşit temsil veya kadın kotası anlayışını sözleşmede kurullara uyguladılar, İstanbul Sözleşmesi’nin ilkelerinin gözetilmesini sözleşmeye eklettiler. Regl izni, 8 Mart izni, disiplin kurulunun çoğunluğunun erkeklerden oluşmaması gibi kazanımlar elde ettiler.
Evlenme izni var da boşanma izni niye yok?
Belediye adına masaya oturan SODEMSEN ve sendika arasında yürütülen TİS görüşmeleri ücret maddelerinde anlaşılamadığı için tıkanmış durumda. Kadınlar ILO 190 Sözleşmesi’nin tanınmasını ve mobbingle ilgili maddelerin iyileştirilmesini kabul ettirdiler. Ancak hazırladıkları toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik başka maddeler dirençle karşılaşıyor, hatta bazıları tartıştırılmıyor bile.
9 Kasım buluşmasında Ayşecan’ın (Ayşecan Ay) anlattığı bu maddeler oldukça kritik. Bir kısmı şöyle: Kadına ve çocuğa şiddetin yüz kızartıcı suç olarak tanımlanması ve bu suçtan hüküm giyenlerin işe alınmaması; Kadın Sağlığı ve Mamografi Merkezi’nden tüm personel ile birlikte anne, eş ve kız kardeşlerinin ücretsiz faydalanması; işverenin işçinin talep etmesi halinde HPV aşısı yaptırması; tüm kadın işçilere 12 aylık ped ücreti ödenmesi; toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesi için gerekli önlemlerin alınması; kadın işçilere yönelik cinsel taciz ve cinsel saldırı vakalarında kadının beyanının esas alınması; aile içi şiddete maruz kalan kadın çalışanların korunması ve barınması için işverenin destek sağlaması; Onur Haftası’nda lgbti+ işçilerin seçecekleri 1 gün ücretli izinli sayılması; ayrımcılık tespit edildiği takdirde 4 brüt maaş tutarında ayrımcılık tazminatı… Ve daha pek çok madde. Her biri çok kıymetli ancak bir tanesinin üzerinde ayrıca durmak gerekiyor: boşanma izni. “Evlenme izni var da boşanma izni niye yok?” haklı sorusuna cevaben ve boşanma sürecinin psikolojik ve ekonomik yükü gözetilerek, boşanan kadın işçiye net 10.000 TL ödeme ve 15 işgünü izin talep ediyorlar. Bu taleplerin tümü haklılığını istihdamda eşitsizlikten, ücretsiz emeğimizden, erkek şiddetinden, kadın yoksulluğundan, kısacası patriyarka ve kapitalizmin işbirliğinden alıyor.
“Evlenme izni var da boşanma izni niye yok?” haklı sorusuna cevaben ve boşanma sürecinin psikolojik ve ekonomik yükü gözetilerek, boşanan kadın işçiye net 10.000 TL ödeme ve 15 işgünü izin talep ediyorlar.
Bu deneyim neden bu kadar önemli?
Çalışma koşullarımızın, ekonomik taleplerimizin, haklarımızın korunması ve düzenlenmesinin yanı sıra iş hayatında karşı karşıya kaldığımız eşitsizlik, ayrımcılık, taciz, mobbing gibi sorunlarla mücadele araçlardan biri sendika. Kadıköy Belediyesi çalışanı DİSK’li kadınlar tam da bu aracı kullandılar. Erkek egemen sendikal anlayışa meydan okudular, sendikalarda bağımsız kadın örgütlenmesinin bir örneğini sergilediler. Kadın hareketiyle emek hareketi arasında köprü kurdular; kadın işçilerin taleplerini kadın hareketine, feminist talepleri de emek hareketine taşıdılar.
Sendikalarda ve işyerlerinde patriyarkayla mücadeleye dair çok kıymetli bir deneyim yaşanıyor; hem de gözlerimizin önünde, yanı başımızda. Sendikal feminist mücadeleye gelecekte de ışık tutacak olan bu deneyimi yakından takip etmek, desteklemek ve bununla dayanışmak gerekli. Kadın dayanışması da zaten bunu gerektiriyor.