AKP iktidarı epeyce bir süredir kadınların doğurmasına ve nasıl doğuracağına kafayı takmış durumda. “En az üç çocuk”tan “Her kürtaj bir Uludere’dir”e, “Çocuk doğurmayan kadın eksiktir, yarımdır”dan “Sezaryenle doğum nesli kurutuyor”a kadar neler duyduk bugüne kadar. Son zamanlarda Nüfus Politikaları Kurulu, Aile Enstitüsü, Aile Yılı gibi araçlarla hız kazanan ve aslında doğrudan bedenlerimiz üzerinde söz hakkı iddia eden bu icraatın sonuncusu, futbol oynamak için sahaya inen bir grup adama “Doğal olan normal doğum” pankartıyla ahkam kestirmek oldu. Evet, bolca doğurmamızı, onu da illaki vajinal doğumla yapmamızı istiyorlar. Ancak bunun AKP iktidarına özgü olmadığını unutmamak gerekiyor. Çünkü doğurmamız, patriyarkal kapitalizmin sürekliliği için elzem.
Erkek futbolcuların bu hadsizliği üzerine “Bedenimiz bizimdir” sloganının tartışmasız haklılığını tekrar ve tekrar düşünürken, 15-16 yaşlarımdayken yaşadığım tatsız deneyimi hatırladım. Düzenli regl olamadığım için gittiğim jinekolog, muayeneden sonra polikistik over sendromum olduğunu açıklamak yerine şöyle demişti: “Kızım sende tencere var, kaşık var fakat yemeği yapamıyorsun.” Anlayamadım. “Yani ileriki yaşlarda çocuk doğurman çok zor olur. Geç evlenme, çok kariyer falan düşünme,” dedi. Kafamdan aşağı kaynar sular dökülen o anı aradan geçen yaklaşık 20 yılın ardından hâlâ çok iyi anımsıyorum. Nasıl yani, ne alaka, e ben daha 15 yaşındayım, ne çocuğu? Sinirlendim, hiçbir şey diyemedim, öfkemi içime attım.
Yıllarca “Bu herif daha kim bilir neler ediyordur?” diye düşündüm durdum, içime dert oldu. İçimi soğutabilen tek şey bunu kadınlarla paylaştığım toplantılar, içimizde büyüyen öfkeyi mücadeleye nasıl dönüştüreceğimizi konuştuğumuz buluşmalar oldu. “Şimdiki Merve olsa o herife ağzının payını verirdi,” diye düşünmedim değil tabii. Ama belki de veremezdim, bilmiyorum. Şiddet, taciz veya herhangi bir sınır ihlali karşısında donup kalabiliyoruz da bazen. Fakat şunu çok iyi biliyorum ki çaresizlik hissinden çıkışın yolu kadın dayanışmasından geçiyor. Çünkü kız kardeşlerimizle güçleniyoruz.
Merve