Bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlar özgürlük ve eşitlik taleplerini sokaklara, meydanlara taşıdılar. İstanbul 8 Mart Kadın Platformu tarafından 6 Mart günü düzenlenen Büyük Kadın Buluşması “özgürlüğümüzü kazanacağız” diyerek kadınları Kadıköy’de bir araya getirdi. 8 Mart’ta ise polisin ablukasına rağmen feminist isyanımızla ve dayanışmamızla 19. Feminist Gece Yürüyüşü’ndeydik. İstanbul’dan Ankara’ya, Antalya’dan Diyarbakır’a dövizlerimizle ve pankartlarımızla sokakları doldurduk.
Dünyada da 8 Mart kadınlar için bir mücadele günüydü. Şili’de hem Piñera’ya ve erkek şiddetine karşı sokağa çıktılar, hem de kürtaj hakkı talebini yükselttiler. Meksika’da kadın cinayeti ve cinsel taciz vakalarında cezasızlığın son bulması için adalet talep ettiler. Fransa’da toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve ayrımcılığa karşı; İspanya’da ise ekonomik krize karşı ve haklarını savunmak için feminist grev çağrısı yaptılar. Kadın ve trans cinayetlerine karşı “Bir Kişi Daha Eksilmeyeceğiz” diyen Arjantinli kadınlar, erkek şiddetiyle mücadele için bütçe taleplerini hatırlattılar. Hindistan’da kadın çiftçiler tarım reformuna karşı protestolarını, Polonya’da kadınlar yasal kürtaj hakkı taleplerini 8 Mart’la birleştirdiler. Kazakistan’da bu yıl kadın ve LGBTİ+ haklarına dönük taleplerin dile getirildiği, ülke tarihinin ilk 8 Mart yürüyüşü düzenlendi.
Kadınların bu ısrarı, haklarımızın gaspına karşı hiçbir yerde sessiz kalmadığımızı gösteriyor. Çünkü kadınlar ekonomik krizin ve pandeminin faturasını ödemeyi reddediyorlar. Emeğimizi sömüren ve bizi güvencesiz çalışma koşullarına mahkûm eden, sistematik ve politik erkek şiddetine göz yuman, mücadeleleri baskı yoluyla susturmaya çalışan patriyarkal ve kapitalist hükümetlere karşı isyan ediyorlar. Üstelik bu hükümetler, koşullarımızı daha da ağırlaştıran pandemiyi başından beri bahane olarak kullanmakta. İşte bu yüzden bu 8 Mart’ta pandemiye rağmen bir araya gelip işsizlik ve yoksulluğa, ücret eşitsizliğine, güvencesiz çalışma koşullarına, kadın cinayetlerine, baskıcı rejimlere, LGBTİ+fobik saldırılara, erkek ve devlet şiddetine karşı sesimizi yükselttik.
İktidarın saldırıları 8 Mart’ta da durmadı. 6 Mart Büyük Kadın Buluşması’nda polis alana gökkuşağı bayraklarının sokulmasını engellemeye çalıştı. Buluşmanın hemen ardından, trans kadınları hedef alan gözaltılar gerçekleşti. Feminist Gece Yürüyüşü’nden iki gün sonra da 13 kadın gece baskınıyla evlerinden gözaltına alındı. Sloganlarda ritme göre zıplamaları gerekçe gösterilerek kadınlara “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması yöneltildi. İktidar direnişten o kadar korkuyor ki gözaltılar sonrası adli kontrol şartı, ev hapsi gibi uygulamalarla gözdağı vermeye; kadın ve LGBTİ+ hareketini kriminalize etmeye çalışıyor. Bir yandan da iktidar sözcüleri kadın cinayetleri abartılıyor gibi manipülatif söylemlerle kadın düşmanı politikalarının sonuçlarını örtbas etmeye çabalıyor.
Ancak biz yılmıyoruz, korkmuyoruz. Hayatlarımıza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz. Tüm dünyada direnen kadınlardan aldığımız güç ve cesaretle mücadeleyi sürdürüyoruz. Çünkü kurtuluşun, örgütlü mücadelemizi yükselterek, dört bir yanımızı kuşatan patriyarka ve kapitalizm ittifakını yıkmaktan geçtiğini biliyoruz.
Görseller: REUTERS