8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün hemen öncesinde Londra’da yaşanan bir kadın cinayeti İngiltere’de kadına karşı şiddeti, kadın ve LGBTİ+’ların güvenliğini tüm toplumda yeniden tartışmaya açtı. Arama çalışmaları sonucunda, 33 yaşındaki Sarah Everard’ın, akşam erkek arkadaşının evinden ayrılıp evine yürürken, parlamentoda görevli bir polis memuru olan Wayne Couzens tarafından kaçırılıp vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı.
Katil Wayne Couzens’ın parlamentodaki diplomatlara özel koruma olarak tayin edilen bir polis olduğunun anlaşılmasının üzerine tüm polis teşkilatı ve sahip oldukları güç ve ayrıcalıklar da bu cinayetle birlikte tekrar sorgulanmaya başlandı. Londra polis teşkilatının başındaki Cressida Dick, olaydan ne kadar üzüntü duyduğunu belirttiği ilk açıklamasında, temsil ettiği kurumu korumak adına ülkesinde sokaklarda kadınların maruz kaldığı şiddetin “neyse ki” ender olduğunu savundu. Bunun üzerine sosyal medyada binlerce kadın, Dick’in beyanının aksine yaşadıklarının ne kadar ortak ve yaygın olduğunu gösteren kişisel taciz ve şiddet hikâyelerini paylaştılar. İnternetteki paylaşımları baz alarak yapılan bir anket, İngiltere’de kadın+’ların %97’sinin sokaklarda bir şekilde taciz ve şiddete maruz kaldığı ortaya koydu.
Paylaşımlara göre, kadınlar gece sokakta yürürken güvende hissetmiyor ve yalnızca evlerine ölmeden ya da kaçırılmadan gidebilmek için telefonda birileriyle konuşmak, ev anahtarlarını ellerinde tutarak göstermek gibi bir dolu yöntem kullanıyorlar. Sarah Everard’ın canlı görüldüğü son yerdeki CCTV kameraları, Sarah’nın eve dönerken kendini güvende hissetmediği için 15 dakika boyunca telefonda erkek arkadaşıyla konuştuğunu gösteriyor.
Bu kadın cinayeti üzerine seferber olan kadınlar, Sarah Everard’ı anmak için Sarah’nın kaybolduğu yer olan Clapham Common’da “Reclaim These Streets” (Sokakları Geri Alalım) platformunun çağrısıyla toplanmayı planladılar. Ancak Londra polisiyle uzun süren tartışmalar sonucu, Covid-19 tedbirleri bahane edilerek anmaya izin verilmedi; hem de sadece bir hafta önce Rangers futbol takımının taraflarına benzer bir toplanma için izin verilmişken. Yani tıpkı cinayetin kendisi gibi, kadınların toplanmasına izin verilmemesinin nedeni de politikti.
Sarah Everard’ın anması için gelenler o akşam polisin sert müdahalesiyle dağıtıldı, Reclaim These Streets üyesi olan dört kadın ters kelepçelenerek gözaltına alındı ve birçok kadın, polis kuvvetlerinin fiziksel şiddetine maruz kaldı. “Anmayı dağıtın” emrinin arkasında kendisini “Thatcherist” olarak tanımlayan İç İşleri Bakanı Priti Patel vardı. Bu nedenle, Sarah Everard anmasının bu şekilde dağıtılması eleştirildiğinde, Cressida Dick eleştirileri “Hayır, istifa etmeyi düşünmüyorum. Ekip arkadaşlarım doğru olanı yaptı” diyerek cevaplayabildi.
Bu açıklamaların hemen arkasından da bizzat Priti Patel’in mimarı olduğu bir yasa Muhafazakar Parti tarafından parlamentoda büyük bir hızla oylamaya sunulmak istendi. Yasa tasarısı, Covid-19’u bahane ederek, tekil kişilerin ve grupların toplanma ve yürüyüş hakkını elinden alıyor; hangi gösterinin yasalar dahilinde kaldığına karar vermekle yükümlü olan hukuki araçları aradan çıkararak bunu yalnızca İç İşleri Bakanlığı’nın kararına bırakıyordu. Yasa, parlamentodaki ilk oylamasında çoğunluk oyunu almasına rağmen, tasarıyı protesto etmek için parlamentoya giden köprüyü kesen yüzlerce kadın sayesinde şimdilik rafa kaldırıldı.
Polis hâlâ Sarah’nın ölüm nedenini teşhis etmeye çalışıyor olsa da kadınlar bu cinayetin sebebini, diğer binlerce kadın cinayetinin sebebini bildikleri gibi biliyor ve dünyanın her yerinde erkek şiddetine karşı mücadele ediyorlar.