halihazırda ciddi şekilde baskıya uğrayan biz lgbtia+lar için hayat pandemiyle birlikte bir kat daha zorlaştı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından salgın hastalıkların ortaya çıkış nedenlerinden biri olarak ilan edildik. pandemi bahanesiyle diğer birçok sosyal hareketi baskılayan iktidardan biz de payımıza düşeni aldık. zaten izinsiz ve zora koşmaların gölgesinde yapılan Onur Yürüyüşü’nde geçen sene çok şiddetli bir polis saldırısı ile yüz yüze geldik. yükselen sosyal hareketliliğin parçası olduğumuz için, eylemlerde görünürlük kazandığımız için çokça kez hedef gösterildik; o eylemleri provoke edenler, eylemlerin amacını saptıranlar olarak anıldık. seks işçiliği yapanlarımız, yapmak zorunda kalanlarımız halihazırda oldukça güvencesiz şartlarda çalışıyor olmamızın yanı sıra bir de pandemi kısıtlamaları yüzünden en ücra köşelere, en güvencesiz şartlara itildik. yasaklı saatlerde, polisten kaçarak müşteri bulmamız gerekti.
tüm bu kriminalize edilmenin, marjinalize edilmenin yaşattığı ezilmişliğin üzerine bir de ekonomik krizin şiddetini artırmasıyla tüm diğer ötekilerle birlikte lubunyalar için de hayat ciddi anlamda zorlaştı. biz, lgbtia+lar, zaten iş yaşamında ciddi zorluklarla karşılaşırken bir de üstüne ekonomik krizin faturası kesilenlerden olmanın acısını hissetmeye başladık. kimliklerimiz bahane edilerek, işverenlerin kârları azalmasın diye işlerimizden atıldık. sadece ve sadece kimliklerimiz yüzünden zaten diğerlerinden fazlaca ödediğimiz kiralar ve diğer yaşam masraflarımız katlandı ama gelir kaynaklarımız sürekli azaldı. ekonomik kriz trans arkadaşlarımızın hormon bulamamalarına sebep olmaya başladı, uyum süreci masrafları arttı. tüm bu masraflarımızı karşılamak için, ihtiyacımız olan parayı kazanmak için başvurduğumuz işlerden kimliklerimiz yüzünden olumsuz dönüşler aldık.
hükümetin kadın düşmanı, lgbtia+fobik politikaları ise zaten gitgide şiddetini artırmaktaydı tüm bu süreçte. öyle ki İstanbul Sözleşmesi’nden biz lubunyalar bahane edilerek çıkıldı. bize uygulanan şiddet yargı tarafından ya aklandı ya hoş karşılandı. genelevler kapatıldı. trans olanlarımızın evleri polislerce mühürlendi. genel ahlaka dair yasalar zaten aleyhimizde sürekli kullanılıyordu. polis sadece ve sadece giyimimizden dolayı çevirmeler yapacak kadar üzerimizde fobik bir baskı kuruyordu.
tüm bu nedenlerle lgbtia+lar olarak bizim de 1 mayıs’ta diğer tüm ezilenlerle ve emekçilerle birlikte alanlarda olmamız, belli talepleri yükseltmemiz gerekiyor:
1) lgbtia+ların en temel vatandaşlık haklarına dahi erişiminin ne kadar kısıtlı olduğunu görüyor ve lgbtia+ hareketinin yıllar boyunca haykırdığı gibi, Anayasa’nın eşitlik ile ilgili 10. maddesine “cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim” ibaresinin eklenmesini talep ediyoruz.
2) toplumun en ezilen kesimlerinden biri olan lgbtia+ların, yasalara eklenecek nefret suçu ve nefret cinayeti tanımları ile yasal koruma altına alınmalarını talep ediyoruz. kadın ve trans cinayetleri yasalarca tanınsın. lgbtia+ların maruz kaldığı ayrımcılığa, dışlanmaya ve marjinalleştirmeye hayır!
3) translar başta olmak üzere lgbtia+ların istihdama eşit bir şekilde katılmalarının önünde ciddi engeller mevcut. bu ayrımcılığı gidermek yolunda bir adım olarak iş yerlerinde lgbtia+ kotası politikasının benimsenmesi gerekiyor, trans+lara emek kotası uygulansın!
4) başta uyum sürecine giren translar olmak üzere tüm lgbtia+ların işyerlerinde çeşitli bahanelerle şiddete ve mobbinge uğramalarını önleyecek ve haklarını koruyacak düzenlemeler acilen yapılmalı; işyerlerinde toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelime dayalı ayrımcılık ve şiddetin önüne geçmek için zorunlu eğitimler verilmeli. bu ve benzeri düzenlemeleri öngören ILO 190 Sözleşmesi’nin imzalanmasını talep ediyoruz!
5) resmi mültecilik statüsü aranmaksızın, mülteci lgbtia+lar da dahil olmak üzere tüm lgbtia+ların vatandaşlık haklarından eşit bir şekilde yararlanabilmesini sağlayacak, lgbtia+ları her alanda güçlendirecek politika ve düzenlemeler için bütçe ayrılmasını talep ediyoruz.
6) kamusal sağlık hakkının teminini; kaynakların işçi ve emekçiler için kullanılması gerekliliğinden dolayı, şartları zorlu ve ekonomik açıdan oldukça yıpratıcı olan uyum sürecinin SGK kapsamına alınmasını ve kamu tarafından karşılanmasını talep ediyoruz.
7) uyum sürecine girmeye karar vermek, terapi alınması, hormon takviyesi, tıbbi müdahale derken yıllar alan ve tüm bu süreçte ciddi bir yıpranma ihtimaliyle karşı karşıya kalan translara, tıbbi müdahale dönemini ve sonrası kapsayacak şekilde ücretli izin hakkının tanınmasını talep ediyoruz.
8) yasada değişmiş olsa da hâlâ fiili olarak sürdürülen zorunlu kısırlaştırmaya karşı acilen önlemler alınması gerek.
9) seks işçiliğine dair oldukça dar kapsamlı olan yasanın yeniden düzenlenmesi, kapsamının genişletilmesi, sektörde çalışan işçilerin güvenceli, sigortalı ve sendikalı çalışma hakkının tanınması gerek.
10) seks işçilerinin çalışması için ayrılmış, güvenli alanların belirlenmesi, buralarda oluşması muhtemel eşitsiz ilişkinin önüne geçecek adımlar atılması gerek.