Sarmiento Demiryolu Sendikası delegeler kurulu temsilcisi ve Izquierda Socialista/FIT Unidad (Sosyalist Sol/Sol Cephe-Birlik) seçilmiş ulusal milletvekili Mónica Schlotthauer ile Arjantin’deki Demiryolu Sendikası deneyimi üzerine konuştuk.
Söyleşi: Cemre İlkan – Merve Şanlıdağ
Arjantin’de Demiryolu Sendikası’nın Aralık 2021’deki seçimlerinde Bordo Liste ile önemli bir başarı elde ettiniz. Bu çalışma sendikalarda patron karşıtı ve antibürokratik mücadelenin örgütlenmesi açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Bu deneyiminizden yola çıkarak hem sendika içindeki antibürokratik mücadeleniz hem de toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamındaki mücadeleniz hakkında bilgi almak istiyoruz.
Öncelikle Sarmiento Demiryolu Sendikası’ndaki faaliyetinin geçmişi/gelişimi hakkında kısaca bilgi verebilir misin? Ne zaman başladı, hangi dönemeçlerden geçti?
1 Mart’ta Demiryolu Günü’nü kutladık. Bu günde, İngilizlerin elinde olan demiryollarının ilk Perón hükümeti tarafından kamulaştırılmasının 75. yılı anıldı. Bu kamulaştırma; demiryolu hatlarıyla atölyelerinin çoğaltılması ve tam anlamıyla bir demiryolu endüstrisi anlamına geliyordu: ülkenin tüm bölgesel ekonomileri için ilerici bir duruşun inşası. O zamandan beri demiryolları ülke toprakları ve tarihiyle iç içe geçmiş durumda.
Sendikamızın tarihi aynı zamanda, ABD ve Dünya Bankası tarafından dikte edilen ekonomik boyunduruk uğruna bu kalkınma aracını/kolunu tahrip etme politikalarına karşı trenleri savunan nesillerin mücadelesinden doğan bir tarihtir.
Sarmiento demiryolu işçileri, 20 yılı aşkın bir süredir “işçilerin hizmetinde bir sendika ve halkın hizmetinde bir demiryolu” mücadelesinde referans haline gelmiş durumda. Bu slogan; mücadeleci, demokratik ve tüm hükümetlerden bağımsız bir sendika modelini birlikte inşa ettiğimiz eski ve yeni mücadeleci kesimleri bir araya getiriyor. “Pollo” Sobrero, Edgardo Reynoso, “Café” Ruiz Díaz gibi Demiryolu Sendikası’nın Batı seksiyonu delegeler ve yöneticiler kurulunun Bordo liste önderleri mücadelemizde bize yol gösterici oluyorlar.
Ben demiryolu mücadelesine 90’lı yıllarda, Peronist Menen hükümetinin özelleştirme politikasına karşı 40’ı aşkın gün süren demiryolu grevine destek veren halk kesimleri ve binlerce işçiyle dahil oldum. Bundan 10 yıl sonra demiryollarına katıldım ve halihazırda özelleştirilmiş olan demiryollarında çok sayıda gündelik mücadelenin içinden gelen yeni yönetimin inşasında yol gösterici önderlerimize daima eşlik ettim. Aktarmak istediğim en öne çıkan anlardan biri, 2011 yılında sendikanın tamamını ve tüm işçileri sarsan iş güvencesizliği karşıtı mücadeledir. Bu mücadelede, bürokrat Pedraza’nın (Demiryolu Sendikası genel sekreteri) işletmelerle ve dış/taşeron kurumlarla gizli anlaşmalar yaptığı Mariano Ferreyra cinayetiyle gün yüzüne çıktı. Ve biz de binlerce işçinin tüm demiryolu hatlarında kalıcı kadro edinmesini sağladık.
Bir diğeri; ücret taleplerimiz, Covid-19’a dair sağlık protokolleri ve başka taleplerle birlikte kalıcı şekilde sürdürmeye devam ettiğimiz bir kampanya olarak demiryolu sisteminin yeniden kamulaştırılması için verilen mücadele. Demiryollarımızda, 52 işçinin işe giderken hayatını kaybettiği Once katliamından sonra yeniden kamulaştırma kazanımını elde ettik. Peronist Cristina Kirchner hükümetinin Cirigliano’ya (kazanın gerçekleştiği demiryolu hattını yöneten TBA [1] bayiliğinin sahibi) işletmesi için verdiği sübvansiyonlarla yolsuzluk ortaya çıktı. Bu yolsuzluk, delegeler kurulu olarak yıllardır farklı hükümetlere karşı dile getirdiğimiz şikâyetleri, hatta yatırım ve bakım eksikliğinden dolayı yaşanabileceklere dair yaptığımız uyarıları haklı çıkardı. Bu şikâyetler, Peronist hükümetin bakanlarının, görevlilerinin ve iş adamlarının tutuklanmasına hizmet etti. Katliamın 10. yılında, kurbanların yakınları, mücadelelerine eşlik eden kurum ve kişileri onurlandırmak adına onlara plaket takdim ettiler. Tüm yetkililer yaşanan kayıpları gizlemeye çalışırken tren çarpışmasında ölenlerin olduğunu kamuya açıklayan ilk kişi olduğum için plaketi Sarmiento demiryolu işçileri adına ben aldım.
Bordo Liste seçim sürecinde hangi taleplerle nasıl bir kampanya yürüttü? Ne tür zorluklarla karşılaştı? Sendika bürokrasisine karşı sendika içi demokrasiyi güçlendirmek için hangi mekanizmaları savunuyorsunuz?
Aralık ayının sonunda kendini yıllardır verilen mücadeleler ve elde edilen kazanımlarla var eden sendikal önderliği ve Bordo listenin delegeler kurulunu, Pedrazacı [2] Sasia’nın başını çektiği Yeşil listenin ulusal bürokratik önderliğine karşı bir kez daha seçildi.
Bu süreç; Macri hükümeti ertesinde pandemi döneminde ikinci yılını dolduran yeni Peronist hükümetin, Yeşil bürokrasiyle anlaşarak sendikaya sağcı çeteler dahil yüzlerce yeni üye dahil etmesinden sonra gerçekleşti. Bu şekilde, sendikal seçimleri kazanmak adına benim adaylığımı yasaklanma (vekil olduğum yıl sendikaya aidat vermediğim gibi gülünç bir argümanla) gibi seçim hilelerine ve üye listesine erişimimizi engellemek gibi türlü manevralara başvurarak Sarmiento’da sahip olduğumuz sendikal demokrasiyi süpürmeye ve bizi önderliğin dışında tutmaya çalıştılar.
Bu zorbalığa karşı işçilerin cevabı, tüm bu manevralara sandıklarda cevap vermek oldu. Batı seksiyonu yöneticileri ve delegeler kurulu olmak üzere yapılan iki seçimde Bordo liste olarak, bürokratik Yeşil listeye karşı oyların yüzde 70’ini kazandık.
Esnek çalışmaya karşı, işçilerden habersiz yapılan anlaşmalara ve yolsuzluğa karşı ve toplumsal cinsiyet haklarına yönelik taleplerimizin ve sendika demokrasisinin savunulması, kampanyamızın bir parçasıydı.
Biz, sektörel ve genel işçi meclislerini tartışma ve çözüm için ana araç haline getiren bir sendikal anlayışa sahibiz. Pandemiyle beraber, sendika demokrasisini korumaya devam etmek için sanal, karma veya yüz yüze kurullar gerçekleştirmeyi öğrenmek zorunda kaldık.
Sendikalarda bir diğer sorun ise toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında adımlar atılmaması. Demiryolu Sendikası’nda sizin bu konuda eğitimler düzenlenmesi vb. çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Bu çalışmalar nasıl başladı, cinsiyete dayalı ayrımcılığı önleme adına nasıl mekanizmalar oluşturuldu? Bordo Liste’nin bu konuda önerileri var mıydı?
Sendikal pozisyonlarda başlıca demokratikleştirme aracı, tüm bu pozisyonlara daha fazla kadının ve feministin dahil edilmesi oldu. Temsili artırmaya çalışıyoruz; bu, en öne çıkan unsurlardan biri.
Bu; yalnızca oylanan tüm kadın yoldaşlarımızın kapasiteleri ve fedakârlıkları sayesinde değil, aynı zamanda Mujer Bonita es la que Lucha (Güzel Kadın Mücadele Edendir) adlı grubumuzda on yıllardan beri örgütlenmemiz sayesinde oldu. Bu grupta birbirimizi kolektif olarak destekliyoruz, bu da sendikal alanlarda hem kadın düşmanı yönetimlere hem de kendi meslektaşlarımızın erkek egemenliğine karşı durmamıza olanak sağlıyor.
Bahsettiğim seçimlerin kampanyasında demiryolları genelinde Bordo Liste kadınları ve grubumuzun talep ve sloganları dile getirildi. En önemlileri arasında hâlâ kazanmamız gereken bir talep olan, kadın ve LGBTİ+ların trenleri kullanması; kadın işçilerin sesine kulak verilerek şiddet protokollerinin detaylandırılması için toplumsal cinsiyet eşitliği ve engelli çocukları ve/veya yakınları bulunan işçiler için kota uygulaması bulunuyor.
Toplumsal cinsiyet örgütlenmemiz, sendika bürokrasisiyle mücadeleden ve dördüncü dalga feminizmden doğdu. Ni Una Menos (Bir Kadın Daha Eksilmeyeceğiz) seferberliğinden bir süre önce başladık ancak ulusal ve dünya çapındaki mücadeleler bize güç verdi. Sendikal mücadele aracımız olan Mujer Bonita es la que Lucha grubuna ek olarak, şiddete maruz kalan kadın yoldaşlarımıza destek olmak için La Casa que Abraza (Kucaklayan Ev) ağını oluşturduk. Buradan yola çıkarak; Ulusal Kadın Buluşmalarına, kürtaj mücadelesine ve işyerlerimizde çalışma arkadaşlarımızla yapısal çözümleme (normatif toplumsal cinsiyet anlayışlarını sorgulayan) atölyelerine katılımı da teşvik ediyoruz. Atölyeler, tabandaki kadın yoldaşlarımızca iyi karşılanıyor.
Arjantin’de kadınların sendikal alanlara katılmaları, dördüncü dalganın başarısının bir sonucu olarak yasalarca garanti altına alınmış durumda. Bazı durumlarda sendika bürokrasisi bu yasal gerekliliği muhalif kesimlerin sendikalara katılımına set çekmek için amacıyla çelişkili bir biçimde kullanabiliyor.
Militan kadınların sendikal pozisyonlarda kalıcılaşmasını sağlamanın tek olanağı yalnızca örgütlendiğimiz ve birbirimizi desteklediğimiz takdirde garanti altına alınabilir. Kadın düşmanı işverenlerden sendikal yapıların bizzat içerisindekiler tarafından uygulanana kadar tüm şiddetle yüzleşebilmek için bu gerekli. Çünkü, tüm bunlara ek olarak ev işleri ve çocuk bakımı da hâlâ bizim sırtımızda.
Kadınların sendikalar içerisinde bağımsız örgütlenmesi hayati önem taşıyor ve bu, haklarımızın sendikaların gündeminde olmasının da tek garantisi. Bizden başka kimse bizim için, bizim olanı elde etmemiz için mücadele etmeyecek.
Grubumuz kampanyaları, somut mücadeleleri, patronlara karşı ifşaları ve her yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ülkedeki diğer kadınlarla birlikte sokakta bir arada olmayı sürekli teşvik ediyor.
[1] TBA: Trenes de Buenos Aires Sociedad Anónima (Buenos Aires Trenleri Anonim Şirketi; kısaltması TBA ile bilinir), 1995 ve 2012 yılları arasında bir imtiyaz rejimi altında, Buenos Aires bölgesindeki Mitre ve Sarmiento hatları arasındaki yolcu servisinin işletilmesini sömüren özel bir Arjantin şirketiydi.
[2] José Ángel Pedraza: 1985’ten 2012’de Mariano Ferreyra’nın öldürmesiyle ilişkili olarak tutuklanmasına kadar Demiryolu Birliği’nin bürokratik kontrolünü savunan ve elinde tutan Arjantinli bir sendikacıdır.