LGBTİ+lara yönelik baskı ve şiddet artarak devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan iki olay durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Birincisi, Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü sırasında yaklaşık 70 öğrencinin ters kelepçe ve işkence ile gözaltına alınmasıyla Boğaziçi Üniversitesi’nde yeniden bir devlet şiddetine tanık olduk. Kayyum yönetimi yıllardır bir şekilde yapılagelen Onur Yürüyüşü’nü bu sene devletin zor aygıtlarını da kullanarak tamamen engellemeye çalıştı.
Diğer olay ise Eskişehir’de valilik kararıyla müzik festivalinin, eylemlerin yasaklanmasını takiben nefret söylemleri içeren broşürler dağıtılması. Valiliğin yasaklama kararından güç alan gerici bir grup tarafından açıkça LGBTİ+ların katledilmesi çağrıları yapılıyor, dini referanslarla halk nefret ve suça teşvik ediliyor. Bu grup hakkında bugüne kadar ne devlet kademelerinden bir açıklama geldi ne de savcılar harekete geçti. Önlem alınması, soruşturulması gereken bu olayın sessizce geçiştirilmesi devletin cezasızlık politikalarının açık bir kanıtı.
Yapıyor, çünkü yapabiliyor!
Kimisi televizyonda sutyen takmamayı suç ilan ediyor, kimisi sanatçıları müptezel olmakla itham ediyor; kıyafetini beğenmediklerini ahlaksızlık yaymakla suçluyor, her türden muhalefet terörize ediliyor. Yapılıyor, çünkü yapılabiliyor! Tek Adam rejimi içinden geçtiği çoklu krizi kin ve nefreti teşvik ederek, baskı ve şiddetle aşmaya çalışıyor, ezilenler arasındaki örgütlülüğü kırmaya çalışıyor. Bunu yaparken patriyarkayı yardıma çağırıyor ve şiddet politikalarını sadece LGBTİ+lara değil, zaten hayatın her alanında eşitsiz koşullarda olan kadınlara, çocuklara, mültecilere de yönlendiriyor. Ankara Altındağ’da mültecileri hedef gösteren bildiriler dağıtıldıktan sonra bir ailenin katledildiğini unutmadık ve nitekim şimdi Eskişehir’de LGBTİ+lar için benzer bir tezgâh kuruluyor. Bu kışkırtılan şiddet ortamının ve iktidardakilerin suç ortaklığının farkındayız. Mülteci düşmanlığı, kadın düşmanlığı ve LGBTİ+fobinin el ele kışkırtıldığını biliyoruz ve buna mülteciler için de, kadınlar ve LGBTİ+lar için de izin veremeyiz. Bizleri korkuya boğmak ve evlerimize hapsetmek isteyenlere karşı birleşik mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bunun için 30. yılını kutlayacağımız İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nda her yıl olduğu gibi bu yıl da sokaklarda, 20. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde olacağız ve mücadelelerimizi birleştireceğiz. Cezasızlık politikalarına, iyi hal indirimlerine son verilene kadar sokakları terk etmeyeceğiz. Kadın ve LGBTİ+ cinayetleri nitelikli hal sayılmalı! Mülteci LGBTİ+lar da dahil olmak üzere tüm LGBTİ+ların çalışma, sağlık gibi kamusal haklarından eşit bir şekilde yararlanabilmelerini sağlayacak, LGBTİ+ları her alanda güçlendirecek politika ve düzenlemeler için bütçe ayrılmasını talep ediyoruz.