2023 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne kadınlar olarak büyük acı ve kayıplarla giriyoruz. Emeğimizin, bedenimizin, kimliğimizin yok sayılmasına dönük saldırılara karşı mücadelemiz sürerken 6 Şubat’ta yaşanan deprem bizleri yeniden yaşam mücadelesi hattına çekti. On binlerce insanı kaybettik… Sendikalardan, siyasi partilerden, kadın örgütlerinden mücadele arkadaşlarımızı yitirdik… Hayatta kalabilen kadınlar, çocuklar, lgbti+lar ise zorlu koşullarla yüz yüze kaldı. Tek Adam rejiminin 20 yılı aşkındır yürüttüğü rant politikaları, afeti felakete çevirdi.
İşsizlik, eşitsizlik, yoksulluk
DİSK Genel-İş’in Araştırma Dairesi EMAR’ın hazırladığı ve her sene mart ayında yayımlanan Kadın Emeği raporunda, depremle birlikte kadın istihdamının çok ciddi bir şekilde düşeceği öngörülüyor. Zaten deprem öncesinde de Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Hatay, Kahramanmaraş gibi illerde kadınların işgücüne ve istihdama katılım oranları düşüktü, kadınların yüzde 52’si kayıtdışı çalıştırılıyordu. Bugün ise bölgede yaşayan kadınlar yaşam savaşı veriyor.
Rapor açıkça toplam kadın işsizliğinin yüzde 10’unun deprem bölgesindeki illerde olduğunu ortaya koyuyor. Bilinen rakamlara göre Türkiye genelinde de geniş tanımlı kadın işsiz sayısı 4 milyonu aşmış durumda. 2022 yılı 4. çeyrek verilerine göre yaklaşık 10 milyon kadın ev işleri nedeniyle çalışma hayatına dahil olamadığını belirtmişken, deprem sonrası ev/çadır içi ve bakım yükü katbekat artan kadınların iş yaşamından daha da uzaklaşacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Peki ya çalışabilen kadınlar?
Çalışabilen kesimin ise erkeklerden daha az ücret alabildiği herkesçe bilinen acı bir gerçek. Raporda yevmiyeli çalışan erkeklerin, yevmiyeli çalışan kadınlara göre yüzde 47,39 daha fazla kazandığı belirtiliyor. Ücretli düzenli maaşlı çalışanlarda ise bu fark yüzde 16. Yani ücretli çalışan erkekler, kadınlara göre yüzde 16 daha fazla kazanıyor. Kısacası, çalışabilen kadınlar da iş hayatına eşit şekilde katılamıyor. Sadece bu birkaç veri bile iş hayatında cinsiyet ayrımcılığını ve kadınları iş hayatından uzak tutan politikaların varlığını destekler nitelikte. Güvenceli iş, eşdeğer işe eşit ücret taleplerinin, depremden daha eşitsiz şekilde etkilenen kadınlar açısından ne kadar hayati olduğunu da ortaya koyuyor. Konu ev işçileri veya mülteci işçilere geldiğinde, kayıtdışı veya gündelik çalışma biçimleri yaygınlaştığı için koşullar daha da ağırlaşmakta.
Kadınların örgütlenme ve dayanışma anlamında sendikalaşma verilerine bakacak olursak 2023 Ocak ayı verilerine göre bu oran yüzde 10,4 iken, erkeklerin sendikalaşma oranı yüzde 16,1. Sendikal faaliyet yürütmek isteyen kadınların ise erkek egemen sistemin kendisiyle olduğu kadar sendika bürokrasisiyle mücadele ettiği de aşikâr.
1 Mayıs’a doğru…
Bu yıl 1 Mayıs’a giderken her zamankinden daha öfkeliyiz. Kadın ve lgbti+ düşmanlığı, eşitlik karşıtlığı, hukuk dışılık, yasa ve kural tanımazlık konusunda rakipsiz Cumhur İttifakı’nın acilen tüm kaynakları toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek, depremzedelerin ve emekçilerin yararına açması gerekiyor. Biz kadın ve lgbti+larınsa kendi ittifakımızı ve ortak mücadelemizi güçlendirmemiz… Deprem bölgesindeki kadın işsizliği ve kayıtdışı istihdam oranının yüksekliği de göz önüne alınarak tüm işsizler için ön koşul aranmaksızın işsizlik ödeneği ve gelir desteği verilmesi için sistematik bir plan-program olması şart!
Kadın ve çocukların uğrayabilecekleri şiddet ve istismara yönelik koruyucu önlemler hayata geçirilmeli. Kadınların kayıtdışı çalıştırılmaları ve eşdeğer iş yapan erkekler ve kadınlar arasındaki ücret farkları yasaklanmalı.
Başta yaşlı, engelli ve çocuk bakımı olmak üzere kadınların sorumluluğuna bırakılan ve kadınları çalışma hayatından uzaklaştıran bakım hizmetleri kamusal olarak desteklenmeli. Parasız kreş ve bakım merkezleri açılmalı.
Kamusal bakım hizmetleriyle birlikte kadın işsizliğinin önlenmesi, istihdamının artırılması ve kadınları aileye hapseden değil güçlendiren sosyal politikalar için bütçe ayrılmalı. Ve tüm bunlar için fazlasıyla kaynak var, yeter ki bütçe, deprem sonrası dağıtılan ihalelerle iş adamlarını daha da zengin etmeye ayrılmasın! “Geleceğimiz bizim” demek için bu 1 Mayıs’ta da alanlarda olacağız!