Kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadeleye ket vurmak için İstanbul Sözleşmesi’ni iptal eden ve 6284 sayılı yasayı karalama kampanyası yürüten iktidar, kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmak için hamle yapmayı sürdürüyor. AKP Merkez Yürütme Kurulu’nun uzun süredir gündem maddelerinden birisi de nafaka ile ilgili düzenlemeydi. Paralelde Yeniden Refah Partisi, yıllardır nafaka karşıtlarını, kadın düşmanlarını destekleyerek yürüttüğü nafaka karşıtı lobisini meclise taşıdı. Geçmişten günümüze sürekli olarak tartışma konusu edilen nafaka çerçevesinde hukuken sahip olunan hakları ve yapılabilecekleri bu metinde derlemeye çalıştık.
Nafaka hakkı nedir?
Nafaka, Türk Medeni Kanunu’nda boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa, diğer tarafın mali gücü oranına bakılarak mahkemelerce takdir edilen bir tazminat türüdür. Yoksulluk nafakası eşe verilirken, iştirak nafakası çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen nafakadır. Aslında kanun metninde nafakanın yalnızca kadınlara verileceği gibi bir hüküm yok. Nafaka sadece kadınlara değil; ekonomik gücü daha düşük olan erkeklere de bağlanabilir. Uygulamada genellikle nafaka alan tarafın kadın olmasının nedeni toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ve Türkiye’de kadınların çalışma hayatındaki ikincil konumuyla açıklanabilir.
İştirak nafakası, evlilik içinde ebeveynin ortak sorumluluğu olan çocuğun geçimiyle ilgilidir ki bunu bir babanın ödemek istememesi ve kanunun bu yönde değiştirilmesi toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirecek ve erkekleri çocuk yetiştirme sorumluluğundan tamamen azat edecektir.
Nafaka talep edebilmek için boşanma davası açılmış olması gerekir mi?
Hayır, boşanma davası açılmadan da nafaka talebinde bulunulabilir. Evlilik içerisinde ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya huzuru ciddi biçimde tehlikeye düşen eşin ayrı yaşama hakkı vardır. Ayrı yaşanan süreçte henüz boşanma davası açılmamış olsa dahi hem kendisi hem de var ise ergin olmayan çocuk için nafaka talebinde bulunabilir. Bu aşamada talep edilen nafaka türü tedbir nafakasıdır.
Boşanma davasında nafaka talebi nasıl ileri sürülebilir? Talep edilebilecek nafaka türleri nelerdir?
Bir boşanma davasının mevcut olması halinde, dava erkek tarafından açılmış olsa dahi kadın tarafından dava süresince kendisine verilmek üzere tedbir nafakası talebinde bulunulabilir. Kadın tarafından açılan bir boşanma davasında ise kadın hem kendisi hem de var ise ergin olmayan çocuk için nafaka talebinde bulunabilir. Bu aşamada talep edilebilecek iki tür nafaka vardır:
Tedbir nafakası: Davanın açıldığı tarihten itibaren dava kesinleşinceye kadar devam edecek şekilde hükmedilir.
Yoksulluk ve iştirak nafakası: Yoksulluk nafakası yoksulluğa düşen eş lehine, iştirak nafakası ise ergin olmayan çocuk lehine hükmedilir. Mahkeme kararının kesinleşmesinin ardından doğacak şekilde hükmedilir.
Özetle, ülkemizde özellikle boşanma davalarına ilişkin yargılamaların uzun sürmesi nedeniyle kadınlar ve çocuklar hem maddi hem de manevi açıdan zarara uğramaktadır. Yargılamanın devamı süresince talep edilmesi halinde sembolik de olsa mahkeme tarafından kadın ve çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilir. Boşanma kararının kesinleşmesinin ardından (yani davanın bitmesi olarak da nitelendirebiliriz) tedbir nafakası, kadın için yoksulluk nafakasına, çocuk için ise iştirak nafakasına dönüşür. Mahkemeler nafaka talebini değerlendirirken nafaka talebinde bulunan tarafın, boşanma ile yoksulluğa düşüp düşmediğine ve boşanmada diğer taraftan daha kusurlu olup olmadığına bakacaktır. Yani nafakaya hükmedilebilmesi için nafaka talep edenin diğer taraftan daha ağır kusurlu olmaması ve boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek durumda olması gerekir.
Nafaka alacağı ödenmiyor, başvurabilecek bir yol var mı?
Burada önemli nokta, mahkemeler tarafından nafakaya hükmedilse de ne yazık ki nafaka ödemekle yükümlü olan taraf ödeme yapmadığından nafaka alacaklısı eş ve çocuğun mağdur olmasıdır. İcra kanalıyla nafaka alacaklarının elde edilmesi amaçlandığında, nafaka yükümlüsü nafaka ödemekten kaçınma kastıyla üzerine kayıtlı olan tüm aktifleri hileli şekilde elinden çıkardığı için cebri icra dediğimiz icra zoruyla da herhangi bir sonuç alınamamaktadır. Ancak bunun yanı sıra yaygın şekilde uygulanmayan, aslında nafaka yükümlüsüne karşı uygulanacak etkin bir şikâyet yöntemi mevcuttur. İcra ve İflas Kanunu Madde 344’te ayrıntılı düzenlenen bu şikâyet yöntemi ile nafaka ödeme yükümlülüğüne uymayanın aleyhine İcra Ceza Mahkemeleri nezdinde şikâyette bulunarak nafaka yükümlüsünün tazyik hapsi ile cezalandırılması talep edilebilir. Yapılan yargılama neticesinde nafaka yükümlüsünün ödemekle yükümlü olduğu nafakayı ödemediğinin tespit edilmesi halinde 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilir. Nafaka yükümlüsü, verilen cezadan yalnızca nafaka ödemelerini yerine getirerek kurtulabilir. Ancak bu yola başvurmanın katı şekli şartları vardır. Bunlardan kısaca bahsedelim:
– Öncelikle mahkeme tarafından hükmedilen nafakanın elde edilmesi amacıyla bir icra takibi başlatılmalıdır.
– Başlatılan icra takibi borçluya ve varsa vekiline tebligat yapmak suretiyle bildirilmelidir.
– Yapılan tebligatın muhatabına ulaşmasının ardından 1 aylık süre içinde ilgili aya ilişkin nafaka ödenmemişse derhal yukarıda detaylı olarak izah edilen şikâyet yoluna başvurulabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken mesele, icra takibinin borçluya bildirilmesi ve üzerinden 1 aylık sürenin geçmesidir. 1 aylık süre, ödeme süresi olarak da nitelendirilebilir. Bir diğer önemli nokta, maalesef birikmiş nafaka alacakları için şikâyet yoluna başvurulamamasıdır. Bu nedenle mahkeme tarafından nafaka ödenmesine karar verildiği durumda derhal icra takibi başlatmakta fayda vardır. Zira her ay yeni bir nafaka doğacağından ve her geçen ay icra takibi başlatılmadığı müddetçe bu nafakalar “birikmiş nafaka” olarak nitelendirileceğinden birikmiş nafakaların ödenmemesi halinde bu nafakalar için şikâyet yoluna başvurulamayacak ve belki de hiçbir surette elde edilemeyecektir. Son olarak, şikâyet hakkının doğduğu tarihten itibaren 3 ay içinde söz konusu aya ait nafakaya ilişkin şikâyet yapılması gerekmektedir. 3 ay geçtikten sonra şikâyet hakkı son bulacağından şikâyet davası açılsa dahi sürenin geçmiş olması nedeniyle dava reddedilecektir. Görüldüğü üzere, maalesef esasen nafaka alacaklısı olduğunuz durumda bile belirttiğimiz usule ilişkin detayların yerine getirilmesi gerekmektedir. Aksi durumda nafaka alacağını elde edebilmek imkânsız hale gelecektir.
Mahkeme tarafından hükmedilen nafaka miktarı zaman içinde yetersiz kaldı, artırılması talep edilebilir mi?
Enflasyon karşısında paranın kaybettiği değer ve buna rağmen hayatın fahiş şekilde pahalanması karşısında hükmedilen nafakalar da hiçbir ihtiyacı karşılamayacak hale gelmektedir. Bunun önüne geçebilmek için, nafaka talebinde bulunurken nafakanın her yıl başında artırılmasını da talep etmek önemidir. Nafaka talebinde bulunurken, örneğin nafakanın her yıl başında ÜFE/TÜFE oranında artırılmasına ilişkin de bir talepte bulunulması gerekir ki mahkeme de bu doğrultuda hükmettiği nafakanın ardından aynı kararda nafakanın devam eden yıllar için artırılmasına karar versin. Mahkeme tarafından bu şekilde bir karar tesis edilmesi karşısında boşanma davasının sonuçlanması ve kesinleşmesinin ardından devam eden süreçte ihtiyaçların artması, hayat pahalılığı ve paranın değer kaybetmesi nedeniyle ayrı bir dava ile nafakanın artırılması her zaman talep edilebilir. Bu davada nafakanın artırılması talebinin hangi unsurlara dayandırıldığı (okul gideri, barınma gideri, yeme içme ve sair ihtiyaçların artması ve değişmesi) araştırılır ve karşı tarafın ekonomik durumu da göz önüne alınarak nafakanın artırılmasına karar verilebilir.
Nafakaya süresiz olarak mı hükmedilir?
Türk Medeni Kanunu Madde 175’te yer alan yoksulluk nafakasına ilişkin düzenlemede, nafakanın süresiz olarak belirlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeden önce nafaka yalnızca bir yıl için hükmedilebiliyordu. Günümüzde “süresiz nafaka”nın sık sık tartışılması erkek egemen toplumun bir sonucudur. Gelgelelim yalnızca nafaka yükümlüsü erkek değil, nafaka ve boşanma davalarında son kararı veren Yargıtay 2. Hukuk Başkanı da nafakanın süresiz olmasına karşı olduğunu sürekli olarak vurgulamaktadır. Görüldüğü üzere, kadına yönelik şiddet yargının bu kısmında da mevcuttur. Güncel olarak nafakanın süresiz olarak hükmedilmesinin erkek egemen toplumu “rahatsız” etmesi ve bürokrasinin de patriyarka tekelinde olması nedeniyle nafakanın yeniden süreli olması yönünde bir kanun değişikliği teklifi meclise sunulmuştur. Devlet hiçbir şekilde nafakasını ödememek için mal kaçıran, binbir çeşit hileli işlemle kendisini “yoksul” gösteren erkeği konuşmak yerine, mağdur olan kadının “elde edemediği” nafakanın süresini konuşuyor. Ancak nafakalar zaten ödenmiyor!
Zamanın kronik problemi, yargılamaların çok uzun sürmesi ve bu süreçte hem bürokratik engeller nedeniyle hem de boşanma ve nafaka süreçleri ile patriyarkanın maddi ve manevi baskısı karşısında kadının mağduriyetinin artması, kadına yönelik şiddetin bir başka yansımasıdır. Bunun yanı sıra mahkemeler tarafından görece “hakkaniyet” çerçevesinde hükmedilen nafakaları maalesef çoğu zaman elde etmek zor. Nafaka alacaklarına kavuşulması açısından bu yazıda yer verdiğimiz şikâyet merciinin etkin kullanılması elzemdir. Zira maalesef gerçek bir nafaka alacaklısı olunsa dahi az önce ifade etmeye çalıştığımız katı şekli kurallara uyulması önceliklidir. Bu bile sistem karşısında vatandaşın hakkını aramasının ne derece zorlaştırıldığı, buna karşılık “haksız”ın ise ne kadar avantajlı olduğunu gözler önüne seriyor.